DEPREM

DEPREM

İnsanlıktan öncesinde de insanlık sonrasında da dünyayı büyük bir etkisi altına alan ve asla unutmamamız gereken bir gerçek hakkında konuşalım istiyorum bugün sizlerle.

DEPREM!

Maalesef ülkemiz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yurdumuzda birçok yıkıcı depremler olduğu gibi ne yazık ki çok yakınlarda 6 Şubat 2023 tarihinde de çok acı, hepimizi derinden sarsan bir deprem geçirdik.

Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına “deprem” denir. Deprem büyüklüğü, şiddeti düzeyinde çok büyük etkiler yaratabilen bir doğa olayıdır.

Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına “sismoloji” denir.

Neden deprem olur, deprem nasıl oluşur?

Bilindiği üzere, yerkürenin dış kısmında bir taşküre yani litosfer vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır. Litosfer ile çekirdek arasında kalan kuşağa manto adı verilir. Manto’nun altındaki çekirdeğin nikel-demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir. Yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Taşküre’nin altında Astenosfer denilen yumuşak üst manto bulunmaktadır. Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuğu parçalamakta ve birçok “levha”lara bölünmektedir. Üst manto’da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taş yuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. 

Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.

Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto’ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay taş kürenin altında devam edip gitmektedir.

İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde oluşmaktadır.

Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir.

İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem dalgaları ortaya çıkar. Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır.

Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve “fay” adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yer yüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.

Deprem öncesi hangi önlemler alınmalıdır?

(AFAD resmi sayfasından aldığım bilgilerdir.)

Depremin neden oluştuğu kadar deprem karşısında insanlığın yapması gerekenler de bir o kadar önemlidir. Burda en büyük pay aslında binalarımızı sağlam ve güvenli yerlere inşa etmekle başlıyor. Örneğin;

1.Yerleşim bölgeleri titizlikle belirlenmelidir. Kaygan ve ovalık bölgeler iskana açılmamalıdır. Konutlar gevşek toprağa sahip meyilli arazilere yapılmamalıdır.

2.Yapılar deprem etkilerine karşı dayanıklı inşa edilmelidir. Yapı tekniğine ve inşaat yönetmeliğine uygun olmalıdır.

3.İmar planında konuta ayrılmış yerler dışındaki yerlere ev ve bina yapılmamalıdır.

4.Dik yarların yakınına, dik boğaz ve vadilerin içine bina yapılmamalıdır.

5.Çok kar yağan ve çığ gelen yamaçlarda bina yapılmamalıdır.

6.Mevcut binaların dayanıklılıkları artırılmalıdır.

7.Konutlara deprem sigortası yaptırılmalıdır.

Peki bireysel olarak hangi önlemleri alabiliriz?

Günlük hayatımızda evlerimizdeki eşyaların konumları da aslında çok önemlidir olası bir deprem anı için. Bence evlerimizde hazır bir deprem çantası bulundurmak bunların başında gelebilir. Ve öğrendiğim birkaç önlemi de paylaşmak istiyorum.

1.Dolap üzerine konulan eşya ve büro malzemeleri kayarak düşmelerini önlemek için plastik tutucu malzeme veya yapıştırıcılarla sabitlenmelidir.

2.Dolaplar ve devrilebilecek benzeri eşyalar birbirine ve duvara sabitlenmelidir. Eğer sabitlenen eşya ve duvar arasında boşluk kalıyorsa, çarpma etkisini düşürmek için araya bir dolgu malzemesi konulmalıdır.

3.Gaz kaçağı ve yangına karşı, gaz vanası ve elektrik sigortaları otomatik hale getirilmelidir.

4.Binadan acilen çıkmak için kullanılacak yollardaki tehlikeler ortadan kaldırılmalı, bu yollar işaretlenmeli, çıkışı engelleyebilecek eşyalar çıkış yolu üzerinden kaldırılmalıdır.

5.Geniş çıkış yolları oluşturulmalıdır. Dışa doğru açılan kapılar kullanılmalı, acil çıkış kapıları kilitli olmamalıdır. Acil çıkışlar aydınlatılmalıdır.

6.Karyolalar pencerenin ve üzerine devrilebilecek ağır dolapların yanına konulmamalı, karyolanın üzerinde ağır eşya olan raf bulundurulmamalıdır.

7.Tüm bireylerin katılımı ile (evde, iş yerinde, apartmanda, okulda) “Afete hazırlık planları” yapılmalı, her altı ayda bir bu plan gözden geçirilmelidir. Zaman zaman bu plana göre nasıl davranılması gerektiğinin tatbikatları yapılmalıdır.

Beklenmedik bir anda depreme yakalanırsak ne yapmalıyız?

Öncellikle en önemli şey kesinlikle panik yapılmamalıdır. Deprem korkutucu bir afettir ancak bizim de buna karşın bilinçli ve sakin olmamız çok önemlidir.

Eğer deprem anında bir bina içindeyseniz yapılması gereken en önemli şeyler şunlardır,

1.Varsa sağlam sandalyelerle desteklenmiş masa altına veya dolgun ve hacimli koltuk, kanepe, içi dolu sandık gibi koruma sağlayabilecek eşya yanına çömelerek hayat üçgeni oluşturulmalıdır.

2.Baş iki el arasına alınarak veya bir koruyucu (yastık, kitap vb.) malzeme ile korunmalıdır. Sarsıntı geçene kadar bu pozisyonda beklenmelidir.

3.Okulda sınıfta ya da büroda ise sağlam sıra, masa altlarında veya yanında; koridorda ise duvarın yanına kısaca güvenli olan bir yere hayat üçgeni oluşturacak şekilde çök-kapan-tutun hareketi ile baş ve boyun korunmalıdır.

4.Merdivenlere ya da çıkışlara doğru koşulmamalıdır.

5.Balkona çıkılmamalıdır.

6.Balkonlardan ya da pencerelerden aşağıya atlanmamalıdır.

7.Kesinlikle asansör kullanılmamalıdır.

8.Telefonlar acil durum ve yangınları bildirmek dışında kullanılmamalıdır.

9. Diğer güvenlik önlemleri alınarak gerekli olan daha önceden hazırlanan deprem çantası alınarak bina daha önce tespit edilen yoldan derhal terk edilip toplanma bölgesine gidilmelidir.

10.Tekerlekli sandalyede isek tekerlekler kilitlenerek baş ve boyun korumaya alınmalıdır.

Deprem asırlardır dünyayı etkileyen büyük bir gerçek. Doğa olaylarından, doğal afetlerden kaçamayız. Ancak onlara karşı tedbirler alarak göreceğimiz hasarları en aza indirebiliriz. Umarım yakın gelecekte tekrar böylesi büyük bir afet yaşamayız. Tekrar görüşünceye kadar daha mutlu günlerimiz olması dileğiyle! Bilimle kalın.

Yazar: Şuheda Gül Bozdağ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir