DUYGULAR VE ETKİLERİ
Hissettiğimiz duyguların bize etkisinin ne kadar farkındayız? Mutluluk, hüzün, özlem… Bunlar sizlere de yapmayı planlamadığınız bazı şeyleri yaptırmıyorlar mı?
Bizi biz yapan, bize şu anki kişiliğimizi kazanmamızı sağlayan en önemli şey, başımıza gelen olaylara verdiğimiz tepkiler ve ardından aldığımız kararlardır. Duygular tam da bu anda etkiliyor hayatımızı. Başımıza gelen olaya doğru tepkiler vermemizi sağlıyorlar. Peki ya duygular olmasaydı?!
DUYGUSUZ HAYAT?
Çağların başından beri var olan, insanları hayvanlardan ayıran, hatta bazı hayvanları diğer hayvanlardan ayıran bu somutluklar olmasa sizce nasıl olurdu hayat? Daha büyük bir soru hatta sorun, böyle büyük bir güce sahip duygular ve etkileri olmasa biz olur muyduk? Birkaç örnek verelim, bir evren düşünün ki duygular ve etkileri yok.
ÖRNEK EVRENLER
- İnsanlar artık yüksekten, palyaçolardan, karanlıktan, kapalı bir alana sıkışmaktan ve hata yapmaktan korkmuyorlar. Böcekler de, hayvanlardan hatta insanlardan kokmuyorlar çünkü korku diye bir duygu yok.
- Artık ağlamıyorlar acı çektiklerinde duygulanmıyorlar. Ne olursa olsun ne yaşarlarsa yaşasınlar… Ağlamıyorlar çünkü hüzün ve keder duyguları yok.
- Onlar artık gelecek kaygısı çekmiyorlar, sınav esnasında stres yaşamıyorlar, ay sonunu nasıl olacak diye endişelenmiyorlar. Kafaları karışmıyor sadece yaşıyorlar. Çünkü onlar ne stres, ne kaygı, ne de endişe hissediyorlar. Cidden, çok güzel değil mi?
HAYIR!!!
- Böyle nispeten güzel konulardan bahsedince cidden güzel geliyor değil mi? Ama bilmeliyiz ki her olgu zıtlığıyla yaşar. 2. örnekteki evrende hüzün ve kederin yokluğu, zıttı olan mutluluğu da kaldırır ortadan. Çünkü mutluluk aslında mutluluk değildir. Mutluluk; hüzün ve kederin hissedilip yok olmasının ardından hissedilir. Aynı şekilde 3. örnek evrende stres, kaygı ve endişenin yokluğu, ferahlık ve rahatlık hissini ortadan kaldırır. Bu duygular olmadan ferahlık ve rahatlık bilinemez.
DUYGULAR HEP VAR MIYDI?
İnsanlar, çağların başından beri yaşamlarında bu hisleri kullanıyorlardı. Hepimizin bildiği bir hikaye; Habil ve Kabil’in hikayesi:
“Tanah’ta, Habil ve Kabil/Kayin, Adem ve Havva’nın ilk iki oğludur. İlk doğan Kabil bir çiftçi, kardeşi Habil ise bir çobandır. Tanah’a göre Kabil, kardeşi Habil’i kıskandığından dolayı ona karşı kin ve nefret beslemiş, en sonunda da kardeşini öldürerek insanlık tarihindeki ilk cinayeti işlemiştir.”
DUYGULAR VE BİLİM
Aslına bakarsanız duygular düşündüğümüz kadar soyut değiller. Bilim tarafından açıklanabilen hormonların etkisiyle oluşan somutluklar aslında duygular. Peki o zaman, ”Ne oluyor da acaba korkuyoruz ve ne oluyor da seviniyoruz aslında?” o kadar da ayrı şeyler değil bu iki duygu dersem size. Her iki duyguda da kalp atışı hızlanır, kelimeler karmakarışık olur, iki durumda da vücut adrenalin hormonu salgılar, nefes alışverişi artar. Peki bunları ayıran nedir? Neden birinin adı korku da diğerinin adı sevinç? Aslında ona da bilimin cevabı var. Sevinmemiz, mutlu olmamız için vücudun aynı zamanda melatonin hormonu da salgılaması gerekirken korku anında adrenalin miktarı sevinç anındakinden daha fazla artar. Bu nedenle ayrı duygular yaşarız. Peki bu iki duygu farklı duygular mı, bilim benzer olduklarını söylüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
DUYGULAR EN ÇOK NELERİ ETKİLER?
En çok arkadaşlık ilişkilerini mi akrabalık ilişkilerini mi etkiler ya da vücudumuzu, ruh halimizi mi? Aslına bakarsak hepsini etkiliyorlar ama en çok neyi etkilerler dersek ben hayatımızı derim… Sizce en çok neleri etkiler?
Düşünebilmek güzel bir özellik ama hep düşündüklerimizi mi yaparız? Düşüncelerimizi şekillendiren ise nedir? Düşündüğümüz her şeyi korkmadan, utanmadan ve sıkılmadan yapar mıyız? Sadece düşünün, şu ana kadar kaç şeyden vazgeçtiniz sadece korktuğunuz için veya utandığınız için. Duygular insanları kontrol edebilecek kadar güçlü somutluklar fakat insanlar düşünebilen varlıklar. Bu yüzden onlar bizi değil, biz onları yönlendirmeliyiz düşüncelerimizle…
